MEME KANSERİ HAKKINDA EN ÇOK MERAK EDİLEN 16 SORU

Her 8 kadından 1’inde görülen meme kanseri, yaşamın her döneminde ortaya çıkabiliyor. Pek çok kadın artık meme kanserini yakından tanıyor.

MEME KANSERİ HAKKINDA EN ÇOK MERAK EDİLEN 16 SORU

Türkiye’de kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olan meme kanseriyle ilgili yanlış inanışlar, tanı ve tedavide gecikmelere yol açarak hastalığın daha ciddi seyretmesine neden olabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serkan Keskin, “1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı” kapsamında, hastalığa dair en çok merak edilen ve yanlış bilinen soruları yanıtladı.

Rutin Kontroller Şikayet Olmadan Başlamalı

Prof. Dr. Keskin, meme sağlığında en kritik noktanın, herhangi bir şikayet olmadan doktora gitmek olduğunu vurguladı. Mamografide verilen ışın dozunun düşük olduğunu ve sık mamografi çektirmenin sakıncalı olmadığını belirten Keskin, kitlenin ele gelmesinden çok önce mamografi ile saptanabileceğini ifade etti.

Riske Dair Yaygın Yanlışlar:

Ailede kanser yoksa risk yok mu? Meme kanserlerinin yüzde 85’i ailesel faktörler dışında, bireysel faktörlerle ortaya çıkıyor. Ailesinde vaka olmayan kadınların da rutin kontrolleri ihmal etmemesi gerekiyor.

Doğum yapmak korur mu? Doğum yapmış ve emzirmiş olmak riski azaltsa da, meme kanseri olmayacağı anlamına gelmiyor.

Erkeklerde görülür mü? Meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 1’i erkeklerde görülmektedir. Ailesinde kanser hikayesi olan erkekler de risk altındadır.

Kist ve ağrı tehlikeli mi? Memede sık görülen kistlerin çoğu kanser riski taşımaz ve ameliyat gerektirmez. Ayrıca kitlenin ağrılı olması ile kanser olması arasında bir bağlantı yoktur.

Radyasyon ve Biyopsi Endişelerine Yanıt

Hastaların en çok endişe duyduğu konuların başında radyasyon ve biyopsi işlemleri geliyor. Prof. Dr. Keskin, bu konudaki bilimsel gerçekleri şöyle açıkladı:

Mamografi ve Ultrason: Mamografideki ışın dozu düşüktür ve zararlı değildir. 30 yaş altındaki kadınlarda ise meme dokusu nedeniyle genellikle mamografi yerine ultrason tercih edilir; ultrason anne karnındaki bebeğe bile yapılabilecek kadar güvenlidir. Meme MR’ı ise hastayı herhangi bir radyasyona maruz bırakmaz.

Biyopsi Kitlenin Yayılmasına Neden Olur mu? Biyopsi işleminin, kitlenin niteliğini değiştirmediğini ve hastalığın yayılmasına yol açmadığını belirten Keskin, biyopsinin tanı için en güvenli yol olduğunun altını çizdi.

Ayrıca Keskin, kanserli kitlenin ameliyatla alınmasının yayılmaya yol açmayacağını, aksine yayılmayı engelleyeceğini vurguladı. Yayılma, kanserli hücrelerin kitleden ayrılmasıyla gerçekleşir ve bu durum ameliyattan önce gerçekleşmiş olabilir.

Tedavide Memeyi Kaybetme Korkusu Geçmişte Kaldı

Meme kanseri tanısı alan kadınların en büyük korkusu olan memenin alınması zorunluluğu hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Keskin, çok geç kalınmadıkça memenin tümünün alınmasına gerek kalmadığını, yalnızca kanserli dokunun alınarak tedavinin tamamlandığını belirtti. Gecikmiş olgularda dahi, memenin tamamen alınması gerektiğinde, aynı seansta hastanın kendi dokuları ya da protezler kullanılarak memenin yeniden yapılandırılabildiğini kaydetti.

Lenf bezleri hakkındaki endişelere de değinen Keskin, koltuk altı lenf bezlerinin tamamının alınması gerekmeksizin, işaretleme yöntemleriyle yalnızca sorunlu lenf bezlerinin incelenebildiğini ve bu durumun mutlaka kolun şişmesi (lenfödem) anlamına gelmediğini, önleyici tedbirler alınabileceğini sözlerine ekledi.

 

UHA Haber Merkezi - HAYRİYE OKAR

EKONOMİ